Şehrin karmaşasından uzaklaşmak için vapurların Boğaz'daki son durağına, Anadolu Kavağı'na geldik. Burası küçücük bir balıkçı mahallesi ama küçük olduğu kadar da turistik bir yer.

Anadolu Kavağı, İstanbul Boğazı'nın Karadeniz'den giriş kapısı konumunda. Anadolu Kavağı'na Avrupa Yakası'ndan kara yoluyla ulaşmak için Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçince Beykoz sapağından girmek gerekiyor. Çubuklu'ya sahile indikten ve Beykoz Bayırı'na geldikten sonra da Anadolu Kavağı tabelaları takip ediliyor. Ama özellikle eğer hava güzelse, Anadolu Kavağı'na denizden gelmek daha keyifli. Yada bizim gibi Otobüsle gelip sonra taksiye bineceksiniz :)


Şehir hatları vapurları Eminönü ve Kadıköy'den kalkıp, Anadolu Kavağı'na kadar gezi seferleri yapıyor ( 4 Milyon ) . Sarıyer'den ise Anadolu Kavağı'na her saat başı vapur var (1 Milyon ).

Yabancı turistlerin de sıkça rağbet ettiği şehir hatları vapurları, Eminönü'nden kalkıp Boğaz'ı gezerek iki buçuk saatte Anadolu Kavağı'na geliyor. Kavacık'tan da belediye otobüsleri de kalkıyor buraya... Taksi ile gelmek isterseniz; Beykozdan 7 Milyona gelebilirsiniz.

Tabi gelinen yer balıkçı köyü olunca, nereye baksanız balık var etrafta... Bir yanda tekneleri, bir yanda balık ağı yapanları ya da balık temizleyenleri görüyorsunuz...

Anadolu Kavağı, askeri bölge ve SİT alanı olduğu için hiç bozulmamış. Mahallenin neresinden başınızı yukarı kaldırsanız, arkanız yemyeşil orman. Zaten buranın görüntüsü de yıllardır hiç değişmemiş. Nüfusu bile 1950'den beri aşağı yukarı aynı kalmış. Durum böyle olunca, tertemiz havada dolaşmaya gelenler buradan eksik olmuyor elbette.

Anadolu Kavağı'nın merkezinde çok sayıda midye ve kalamar tava yapan dükkan var. Ben Böyle güzel midyeyi hayatımda yememiştim bugüne kadar :) ; Mükellef bir balık yemeği isteyenlerin balık lokantalarına girmeleri gerekiyor.

Balıkçı köyüne gelip de balık yemeden dönmek olmaz. Her ne kadar balık sezonu daha gelmese de, Anadolu Kavağı'nın merkezindeki lokantaların menüsü son derece zengin... fiyatlarda son derece normal ...

Turistik olduğu için, restoran çalışanlarının sürekli bağırarak sizi lokantalarına çağırıyor olması (hayatımda en rahatsız olduğum şeylerden biri) rahatsız edici olsa da, kendinize güzel bir balık ziyafeti çekmek için ideal bir yer Anadolu Kavağı.

Turist çok, turistik dükkanlar da eksik değil Anadolu Kavağı'nda ama buna rağmen, tipik mahalle havasını hissediyorsunuz yine de.... Bu yüzden evlerin, rengarenk kapıları, cumbaların arasında geziyoruz biraz.

Cenevizliler devrinden kalma Yoros Kalesi, Anadolu Kavağı'nın simgelerinden biri. Kale güzel, ama buradan görünen Boğaz manzarası da muhteşem...

Sahilden Yoros Kalesi'ne çıkmak için yaklaşık yarım saat yokuş yukarı yürümeniz gerekiyor, bu yüzden kaleye, Anadolu Kavağı'na arabayla geldiğinizde çıkmakta fayda var. O yüzden biz çıkmadık. 1190'da Cenevizliler tarafından yapılan ve daha sonra Bizans ve Osmanlıların eline geçen Yoros Kalesi'den Karadeniz'den Boğaz'a giriş yapan gemileri de izleyebilirsiniz...

Anadolu Kavağı'nda bir gece dahi kalmak isteseniz burada hiçbir konaklama tesisi yok. Bu yüzden akşam olunca burayı, balıkçıları, kaleyi ve mühteşem menzarayı bırakıp şehre dönme vakti geliyor. Sarıyer'e geçip Sarıyer spor tesislerinde bir akşam çayı içmeyi ihmal etmemek gerekiyor tabi...