--------------------------------- DOGDUGUN YER GENCLIGINDIR Bir sevdaya yakilan agit Bir oluye tutulana estir Ecelle yiten anildiginda Her sey susar. Yeniden sevgiyi istemek Sevgiliyle bagimli degil Ozlenen sevgidir sevgili degil. Bitmis sevdanin agir huznu Aklin soguk limanina siner Uslulugun yosunla etlenmis geceneklerinde Yetmislerde bagrilmis bir adin Done done yankilanisi Dokunuslarin yeniden ogrenildigi Opuslerin acildigi Ayip sayilan Ya da asagilanan Cinselligin hani su Can yakmanin iz birakmayan morluklari Sevda sozcugu her zaman baska Nasil soyunulur arzulardan sorarim Salt ko"snu" mu"du"r aliskanligin sultasinda kalmayan Bir cocuk gibi yoluna konamamis Bir cocuk gibi saganakli Vurgun yemis Sikilgan ustelik yurekli O cocuk geziyor kentimizi bellegiyle. Eminonunde guvercinleri el yordamiyla goren Karadagdan gocmen, ortodoks olamayan bir musluman Peygamber cicegi yeldirmeli yengem Bes yasin siska bacaklariyla dinelen Guzelce Kasimpasa halk dispanserinden Zafiyetine beslenme receteleri sunulmus Gozleri cigerleri kemikleri direncsiz Bes vakit namazinda kadina sokuluyor; - Ben buyuyunce yengecigim Sana neler alacagim bilsen /dur o"ksu"zu"m dur hele, sevaptir bu hu cekenleri yemlemek, sen buyu. canin sag, kafan selamet, kismetin has olsun da yengen kalir mi o gunlere, ha$a estagfurullah allahim verdigin nimete kufran olmaz, gozlerimin perdesi artiyor o"ksu"zu"m, yeni cami kubbedir, denizin Uskudara asili mavi ortusu bebeklerime inen olmali. Haydi vakittir, ikindidir./ - Yengecigim Eyup Sultana gittigimizde Tahta oyuncaklar aldigimizda.- /Yuru garibim yuru Istanbullum yuru./ Eyubun halk cocuklarina oyuncakcilik eden 93 savasi gazisi Tahtanin gevrek bu"ku"mu"nde, talasin sicak kokusunda Boyalarin en dogulu olanini gunese gerip bakiyor. Semtiyle do"l bagli oyuncaklar bunlar Musluman kadin zafiyeti cocuk, u"c mor u"c eflatun u"c ebruli guvercini doyurup Koprunun korkuluklarindan denize ceviriyorlar bakislarini. Cibalide fabrikalar vardiya degistiriyor, Icelden dort kadin daha Galatada ise basliyor, Bir bahriyeli Cebelitariki dusluyor. Ben oturuyorum bes yildir duzenlenmeyen kitaplarimin arasinda Kagitlar sarariyor mektuplar postada yitiyor Cekmeyecegim telgraflarin en kisasini ariyorum; Artik bitti/ bitti artik/ bitmisti/ artik/ Artik guclendirir mi onune geldigi sozcugu. Hainlik soze inince zayifliyor mu ne. Istanbulun yaman yuruyusculeri postacilar Beklenmiyorlar benim acimdan epeydir, Yazismalarin is icerikli olanlari Inceliklerin yasamayan ozeniyle gidip geliyor. Ak bir dosya kagidinda degisen tarihler Ikibin yilina ondort yil kala Hirosimaya bomba atan ucagin yildonumu gonullu bir intiharla yeniden kutlaniyor. Cagdas iletisimin sonucu duyarsizlik mi, olur mu, oldu mu bile... Aci ve dehset gundelik yuzlerdir Aldirmazligi yoldas edinmek ehlilestirmek midir uygarligimizi Yoksa cagimizin yeni adi bu mu olacak? Teknolojik dehseti sarmak uyutmak bastaci etmek belki Seni seviyorumun gundelik tesekkur ederime es kilindigi Ilkelerin sevincin uvey kardesi oldugu Cunku sevinc coskunun nikahsiz yetimidir, kentsoylular ciddiyete biter Aciysa sabrin. Iste oturuyorum yarisi baskent olan bir Orta Avrupa caddesinde Yaz veremli bir zengin kizi gibi geziyor onumde; Brandenburg kapisinda Bach'in sesleriyle dalgalaniyor atlar Cikip gelinmis bir kentin yabanciligi Bir balkonun denize acilisi gibi hem umut verir hem huzun. Derbederligin Beatles'la dost oldugu Parasizligin senin sakaci genc yuzunde bezendigi o Istanbul'da Askinligin kitaplari yakiliyordu. Sundurmalari olmayan yapilarin yoz dikilisi... Guneydogulu bir isci cebinde tarhunuyla Ortaanadoluyu geciyor, Marmaraya varip dikis tutturamiyor, Hamburg'a ulastiginda Butn dis orospularin nasil da Almanca ogrendiklerine sasiyor... Turkuleri elektronik sazla calan bol paca gariban hemserisiyle Duvarla bolunen kente variyor. Konuk isci cocuklarinin boz parkinda Iki kuzey afrikali aynen bagdas kurmus Bir alman ogrenci yasi kirki gecmis eski Katmandu'dan edindigi bilgelikleri toplumuna dayatarak koruyor. Ulasim araclarinin uluslararasi her biriminde Afrikalilar bellidir ikisi yukarivoltadan. Dogayla kucaklasan cok eski bir gecmisin Yumusakligini ozleyerek esrarli sigaralarini sariyorlar hep elektrik renklerini kusanmalari Yitmis guneslerini unutamadiklarindandir. Ben onumde Berliner Weis bardagi Islevselligini doruguna tasiyan bu kent Taptaze bir kiz yuregini avuclayarak aliskanlikla sunuyor dolara, marka. Goguslerinin arasinda beyoglu tasindan haclari Ofkeli degiller, sevinmiyorlar da Disleri apak porselen Gulmek gerekir, is giyimidir. Buradan baktigimda kentim guzel kentim bana daha yakin Itri'nin muziginden duyuyorum Dogdugum yer gencligimdir biliyorum. Kapali uretim degismeyi getirmez diyor altmissekizlerden Wolfgang -gozlukleri John Lennon'un esi- Degisiklikten ne anliyoruz sorusu -felsefeyi Marks'in okudugu yerde ogreneyim- diye yola cikmis Fransiz Jean Paul'den Doganin tanri sayildigi tum kulturleri yerle bir etmekten yaniti Iranli ogrenci Ar$edir Horabiden. Kac yil gecti dusunun diyor Istanbullu Mehmet Ali Hala Lozanda'yiz hala Berlin'deyiz hala Paristeyiz Muhurdardan asagi koyaklarda bir kum motoru, yonu Topkapi sarayi Sultan nevruz, Hizir Ilyas yaseminleri Ben hep inandim hep ama hep -Ogrendikce umut daha mi geriliyor ne- aciklamasi bolivyali ressam Juan Azcoitiadan Hayat kavgadir beyler diye kafa tutansa Jean Paul Gozleri bir bro"ton kiri gibi uzak dingin. Bu gece Wilmerdorferstrasse'de Perulular caliyor diyip kalkiyor Mehmet Ali gidelim haydi... Soylenmemis tutkunlugunun vurdugu kumral bakisin Nur-u aynim, devletli sultanim beyninin ceperlerini kaziyan anilasmalarin silinmez ustaligini hep bana yorma, omuzlarina bir ikindide hayretle biraktigim basimi sagaltan ellerini unutur muyum hic. Var misin gidelim henuz kurulmamis o kasabaya tek dusumuz olan o yeni yepyeni hayata, mahrumiyet bolgesinden cikarilmak uzre tasarlanan birlikte calisacagimiz dostlarla omuzdaslarla. Yuksek gerilim unitelerinin Kanaletlerin konutlasma alt yapilarinin fabrika yapan fabrikalarin Shakespeare gibi Nazim gibi ustalarin kaleminden cikmisca guzelligin taciyla donanmis bir gercegin yaratilmasi icin bizleri secmis O kasabaya. Bir santiyeydi bizim sarayimiz olacakti Yuksek firinlarin harinda yuregimiz taylar gibi hasat sarkilarimiz senfoni orkestralarinda seslerini cogaltacakti, Olmadi... daraliyoruz agir bunaliyoruz Sikilmak hayatimizin padisahi. Istanbul, dusleriyle bir yerlere cekiliyor Ic yorgunlugun ozletiyor yurdunu Gectigin yerleri dikenler burumus Sel yataklarindan camurlar akiyor Biz senle hicbir semti ayri yasamadik Gitmesek de taniriz cok konustuk. Yillarin yigintilari, senin yoksunlugun vucudumu dagitiyor disina disina cekip canindan, kalani ise herhangi birilerine comertlikle sunuyoruz dogdugumuz yer gencligimizdir biliyoruz. Her seyi bana yorma dayanikliligimizi aptalliklarla katliyoruz. Agzimizda Cin muzunun balli tadini emerken Televizyonda vurusanlari, aclari guzellik ecelerini avanak dizileri Cok bilmislik ayaklarina yatarak izliyoruz. Aci kavlayip porsuyunce yasamak duyarsizligin gobeginden salgilaniyor Cagimizin dusmanligi emzirmemesi icin Sevgiyi bulmaliyiz Hicbir kadin, hicbir erkek birbirine degemiyor. Gormek icin bakmiyoruz zaten ko"ru"z. Agrilar icindeyiz Bir genclik mi gercegin mirascisi Yalanin bas taci edildigi tarihlerdeyiz Oylesine alistik ki duymamaya Kimin ne dedigi umurumuzda degil Bindokuzyuzseksenbeslerden gecerken... Furuzan - Aralik 1985, Istanbul ---------------------------------